Sabiiler hakkında bilgiler, Hangi Ayette geçiyor? (2024)

Kuran’da Sabiler :

Kur'anı Kerimde Sabiilerden üç yerde bahsedilir. Bakara suresi*nin 62. ayetinde, "İman edenlerle, Musa dinini kabul edenler, Nasraniler, Sabiler içinde Allaha ve ahiret gününe inananlar ve yararlı işler işleyenler, nezdi İlahideki mükafatlarına erecekler ve hiçbir kor*kuya uğramıyacaklar, hiç de mahzun olmıyacaklardır".

Maide suresi'nin 72. ayeti de, yukarki ayetle aynı anlamdadır. Yalnız "Sabiller" ke*limesi "vav" harfi ile merju ve "nasraniler' kelimesile yer değiştirmiştir. Hac Suresinin 17. ayetinde, "İman edenler, Yahudi olanlar, Sabiiler, Nasraniler, Mecusiler, Müşrikler yok mu, Hak Tafıla her şeye hakkile şahittir" diye buyrulmaktadır:

Acaba bu Sabiiler kimlerdir? Bunların, iman edenler, Yahudiler, nasraniler ve müşrikler arasındaki yeri nedir?
Bakara ve Maide surelerindeki ayetlerde, iman edenler, Yahudi*ler, Sabiiler, Nasara diye dört sınıf zikredilmiştir. İman edenlerin, diğer üç gurubla zikredilmesi ayrı bir hususiyet arzetmektedir. Bura*daki iman edenlerden maksat, hakiki ve samimi müslümanlar olma*yıp, görünüşte mü' min hakikatte ise münafık olan kimselerdir. (1) Çünkü, müslümanlık, zahiren iman etmekten ibaret değildir. Zahiri bir müslümanlığın, Yahudi, Nasara ve Sabiilerden büyük bir farkı ola*maz. Hakiki iman olmadan, yapılan iyi işler dünya için faydalı olsa bile, ahiret için müfid olamaz. Devletin idaresi altında, müslim ve gayrı müslimler bulunabilir. İslam devletinde, herkes mensub olduğu diyanetle tanınır yani din hürriyetine büyük ehemmiyet verilirdi. Bun*lar, İslama girmeleri için zorlanamaz, akidelerine karışılamaz ve kendi diyanetlerine karşı mes'ul addedilirlerdi. Bu suretle vazifesini yapan bir gayrı müslim, bir mümin gibi ve hatta ondan daha ziyade dünya nimetine sahip olabilirdi. Fakat islamın vadettiği saadet yalnız bu yönden değildir, bundan başka ahiret ciheti de mevzu bahistir. Bu iki suredeki ayetler, iki bölümde mülahaza edilebilir. Birinci bölüm Yahudi, Sabii ve Nasaraya dünyada, Müslümanlarla beraber adalet ve hürriyet vadeden bir müjde ile, zahiri Müslümanlara ise bir tehdidi ifade etmektedir. İkinci bölüm, hakiki müslümanlara mutlak bir tebşiri ihtiva etmektedir. Kısacası, birinci kısım, İslam şeriatının dünyaya ta*alluk eden hükümlerini, ikinci kısım ise hakiki imana sahip olanların ahiretteki dini ahkamını ifade etmektedir.

Kur'anı Kerimin bahsettiği Sabilerin kimler olduğu hususunda gerek müslim gerekse gayrı müslim müelliflerin vermiş oldukları ha*berler çok çeşitlidir. Biz bunların hangi din saliki olduğunu tetkike geçmeden evvel, Araplar indinde "Sabii" kelimesinin delalet ettiği ma*nayı araştırmamız lüzumludur.

b- Sabi kelimesinin anlamı:

Arapçada, "Sabee" kökü, "bir dinden çıkıp diğer bir dine girme" veya “haktan batıla meyletme” (2) yahut Ebu Hayyan (654-74611256*1345) nın ifadesine göre "meşhur bir dinden çıkıp; diğer bir dine gir*meye" denir. (3).

Kureyşliler, gerek Hazreti Peygambere, gerek saha*beye Mekkenin müşrik dinini kabul etmeyip, yeni bir din olan Islami*yete girdikleri için, onlara "Sabii"demişlerdi. Benu Cezime kabilesi müslüman oldukları zaman, İslam olduk manasına "saba'na, saba'na" diye bağırmışlardı. (4) Peygamber zamanında müslüman olan kimse*lere, müslüman oldu manasına "kad sabee" diyorlardı. (5) Keza Ebu Zer el-Gıfarf (0.32/652)nin müslüman oluşunu bildiren haberde aynı kelimenin kullanıldığı görülür. (6)

Fakat bu "Sabii" kelimesinin, müslümanlar tarafından iyi karşı*lanmadığını ve bu lafzı reddettiklerini müşahade etmekteyiz. Kureyş müşrikleri, müslümanlarla alay etmek ve onları rencide etmek için bu kelimeyi kullanıyorlardı. Cemil b. Ma'mer el-Cumahi, Hazreti Ömer (Ö. 23/644)in müslüman oluşunu, Kureyşe "Ey Kureyş bakınız, Ömer İbnu'l-Hattab Sabii olmuş" diye bildirince, Ömer, yalan söylüyorsun "ben müslüman oldum" demiş ve bu lafzı reddetmişti. (7) Benu Hanife reisi, Sumame b. Asal müslüman olunca, ona Sabii mi oldun diye so*rulmuş, o da cevaben hayır,fakat "müslüman oldum" demişti. (8) Yu*karıda zikrettiğimiz Benu Cezime kabilesinin, hangi "hal ve şartlar al*tında, islam olduk manasına "saba'na saba'na" dediklerini bilemiyoruz. Onların "saba'na" demeleri, herhalde eski dinimizden yeni dine meylettik manasında olsa gerektir.

c- Sabilerin menşei :

Sabillerin menşe'lerinin ne olduğu üzerinde ihtilaf edilmiş onları Hazreti Nuha, Şit'e ve İbrahim Peygambere ulaştıranlar olduğu gibi, yine onları kitabilerden olan Yahudi ve Hristiyanlığa intisab ettiren*ler de vardır. Fakat hakikat olan şey, onların çok eski, bir diyanete sahib olmalarıdır. Kur'anı Kerimin ifadesinden de anlaşıldığına göre, Sabiller hususi dinleri olan bir cemaattır. Zira onlar, orada müstakil din sahibleri arasında zikredilmişlerdir.
Eş-Şehristani (469-548/ 1071-1153) Sabiileri, İbrahim peygambere tabi olan Hunefanın mukabili olduğunu söyler (9). İbn Hazm (383-456/993-1064) da, Onlar, Hazreti Ibrahimin peygamberliğini kabul etmezler demektedir ... (10) El-Mesudi (O. 346/957)nin ifadesinden de anlaşıldığına göre Harran sabiilerinin heykelleri arasında, İbrahimin babası Azer'in de bulun*ması, onların, İbrahime muhalefet ettiklerini gösterir. (11) Yine aynı müellif, bu mezhebi ihdas edenin de ismini vermektedir. (12) Sabiile*rin, Hazreti Adem, Nuh, Hermes =İdris, Azimun = Şis. Yahya gibi ze*vatı peygamber addettikleri zikredilmektedir. (13)

Anlaşılıyor ki, Sabiilik, esas itibarile münzel olması melhuz ve fakat zamanın geçmesile muhtelif dini, felsefi ve siyasi tesirler altında kalarak değişikliğe uğramış ve gizlilik iktisab etmiş bir mezhebdir. Bu bakımdan mezheb tarihçileri onları incelerken ilk ve sonraki Sabiiler diye ele almaktadırlar.İlk Sabiler daha ziyade Keldaniler ve Süryanilerdir. Muhammed Hamidullah da onların menşeinin Babilonyalı olduğunu ifade etmektedir. (14) Sonraki Sabiiler ise, Yunan, Yahudi, İran, Roma ve İslam tesiri altında kalmış Mezopotamya kavimlerinin enkazıdır. İslam idaresi altında iken, bunların toplu olarak bulundukları yerler, Harran ile Basra civarındaki Betayih mıntıkasıdır.

Ekseri müsteşrikler, Kur'anda geçen Sabitlerin, Hazreti Yahya'ya tabi olan Mandeenler olduklarını ileri sürmektedirler. Carra De Vaux, İslam Ansiklopedisindeki makalesinde, “sabii isminin birbirin*den farklı iki fırkaya işaret edildiğini zikrettikten sonra, Kur'anda , geçen sabiiler, vahyedilmiş bir kitaba malik olan Yahudiler ve Hristi*yanlar arasında, temsil edilmiştir, görünüşe göre bunlar Mandeenlerdir" demektedir. Bunu teyid için de sabii kökünün " s-b-' olduğunu, bunun da daldırma “vaftiz” manasına geldiğini iddia etmektedir. (15)

Yukarıda, Bakara ve Maide surelerindeki Sabiiler kelimesinin birinde "ya" ile mansub, diğerinde ise "vav" ile merfu olduğunu söylemiştik. M. Kasımırski'nin Kur'an tercümesine, giriş ve notlar ilave eden G.H. Bousquet, bu iki ayetteki irab farkını bir nisbet farkı addederek Sebenler mutaassıb Hristiyanlardır. Bunları yıldızlara tapan ve müşrik oları Sabit'lerle karıştırmamak icab eder diye ihtarda bulunmuştur. (16) Gerçi ileride görüleceği gibi, Sabiiler adı altında biri ,ehli kitab, diğeri müşrik iki sınıf bulunduğu zikredileceğine göre, bu ihtar pek esassız değilse de, bu iki kelimeyi farklı anlamlarda göster*mek de doğru değildir. Bu, her iki ayetteki Yahudi veya Nasara lafızlarını ayrı ayrı göstermek gibi bir şey olur.

Adı geçen Kasımırski tercümesi esas alınarak meydana getirilen "Le Koran Analysé" adlı eserde, bu iki ayet, tolérance bölümüne ko*nulmuş ve altına da şöyle bir haşiye ilave edilmiştir. "Eski müslüman müctehidleri Bakara ayetinin, Maide ayetile nesh edilmesini istiyor*lar. Bu ise mezheb taassubunu her mikyasın haricine çıkarmaktadır…….." (17). Edouard Montet de, Nesh teorisinin, Kur'andaki tenakuzları göstermemek için, müslüman ilahiyatcılar tarafindan ihdas edildiğini ve bu ayetin de nesh edilmiş olduğu fikrinde olduklarını zikreder. (18)

Burada şunu söylemeliyiz ki, ne eski ne de yeni İslam alimlerinden hiçbiri, bu iki ayetin birbirile nesh edilmiş olmasını ne istiyorlar ve ne de tasavvur ediyorlar. İslam alimleri, iman esaslarında nesh mümkün olmadığına ittifak etmişlerdir.
….
Zamanın geçmesile, nasıl diğer dinlerde fırkalaşmalar olmuşsa, Sabii diyanetinde de ayrılıklar olmuştur. İtikad bakımından, sabiilerin başlıca dört fırkaya ayrıldığı zikredilir. (21)

1. si; Eshabı ruhaniyet: Bu alemin mukaddes, hakim bir yaratıcı*sı vardır. Ona mutavassıtlar vasıtasile ulaşılır. Bu mutavassıtlar da temiz ve mukaddes olan ruhaniyyundur.

2. si, Eshabı heyakil : Allahla kendileri arasında mutavassıt olan temiz ve mukaddes ruhani varlıkların görünür bir şey olması lazım ge*leceğini hissetmişler ve yedi gezegeni ruhaniyet heykelleri adderek on*lara iltica etmişlerdir. Onlara, göre bu alanda, hayır ve şerri, sıhhat ve hastalığı meydana getiren yıldızlardır. Bundan dolayı, insanların yıldızları ta'zim etmesi vaciptir. Zira onlar şu alemin düzenini temin etmektedirler. (22)

3. sü, Eshabı eşhas: Bunlar da mutavassıta kaildirler, Gezegen*lerin ve yıldızların bazen görünüp bazen kaybolduklarını görmüşler. Onların yerine kaim olacak ve daima öz önünde bulunacak heykellerini yapmışlar, sonra onlara tapmağa başlamışlardır.

4. sü, el-Hululiyye: Ecram ve afakı yaratan bir Allah vardır. O zatında birdir, yedi gezegende ve şahıslarda tekessür eder. Bu çokluk, Onun zatındaki vahdeti iptal etmez derler. İbn Batuta (703-77111304*1369) ve diğer bazı tarihçiler, bunları Harraniler diye tavsif etmişler-
dir. (23)

Bu bilgilerden, Sabiiler hakkında şöyle kronolojik bir netice elde edebiliriz.

1 - Aslında bir münzel dinden iktibas ve inhiraf,
2 - Melaikeye (ruhaniyete) ibadet
3 - Yıldızlara ibadet
4 - Putlara ibadet

Şimdi biraz da, haklarında en fazla malumat sahibi olduğumuz Harran sabiileri ile Mandéenler üzerinde duracağız.

e- Harran Sabileri :

Harran, putperest olan SüryanileI'in merkezi idi. Islam devrinde bile burası, veseni diyanetle Yunan Kültürünün merkezi olarak kal*mış, orada felsefe, riyaziye ve astronomi tedris edilmişti. Sabiiler hakkında, İslam yazarlarının en çok bahsetttikleri de bunlardır. Halbuki bu bölge halkının Sabii ismini alması Me'mun (170-2181786-833) za*manına tesadüf eder. (24)

Harran sabiileri hakkında, İbnu'n-Nedim (Ö. 3851995) şu bilgi*leri vermektedir: (25) Ebu Yusuf en-Nasrani, Fi'l-Keşfi an mezahibi'l* Har-raniyyin adlı eserinde, zamanımızda Sabii diye maruf olan sınıf şudur: Me'mun Bizanslılarla muharebe için Mudar (26) diyarından geçerken Harrani ve Harranilerden bir grubla karşılaşır. Onların saçları uzun ve elbiseleri başka idi. Memun
Onlara ehli zimmet misiniz diye sorduğunda, Harraniyiz diye cevap verirler.Bunun üzerine, Nasrani, Yahudi, Mecusi misiniz diye sorduğunda, hayır cevabını alınca, onlara Kitabınız ve Nebiniz var mıdır, sualini tevcih eder. Bu suale de müsbet bir cevap veremezler. Me'mun, onlara, o halde siz putlara tapan zındıklarsınız, sizi öldürmek helaldır der. Kendilerinin cizye verdiklerini söyleyince, Me'mun, Cizye Allah'ın, Kur'an-ı Kerim'de gösterdiği ehli kitabdan alınır, o halde sizin yapacağınız şey, ya Kur'anda adı geçen ehli kitabdan birini seçecek veya ölümü tercih edeceksiniz, size dönünceye kadar müsaade ediyorum dedi. Onlar saçlarını kesip, elbiselerini değiştirdiler, birçoğu Hristiyan oldu. Bir kısmı da müslüman oldular, pek azı da eski hallerinde kaldılar.

Diğer bir rivayette de onlar, Me'muna "biz Sabiiyiz, bu bir din is*midir, Kur'anda da adı geçmektedir," dediler. Me'munun ölümünden sonra ekserisi irtidat edip saçlarını uzattılar. İşte o zamandan beri kendilerine Sabii denir.
Demek oluyor ki, Harran Sabiileri, Me'mun zamanında imtiyaz elde etmek ve bekalarını temin için Sabiiyiz demişlerdi (27). İslam yazarları gibi Avrupalı müsteşrikler de onların putperest olduğunu söy*lerler. (28) Abdu'l -Kahir el-Bağdadi (Ö. 429/1038), "Harran Sabiileri, dinlerini gizlerler ve onu, ancak kendilerinden olanlara izhar ederlerdi." demektedir. (29) El-Mes'udi (Ö. 346/957) ise "Harran Sa*billeri, Yunanlıların avam tabakasıdır ve felsefeleri ise Mütekaddimun felsefesinin haşeviyye kısmı olduğunu" söylemektedir. (30) Ebu Bekr el-Cassas (Ö. 370/980), "kendilerine Sabi adı veren bir grup vardır ki,onlar Harran bölgesinde otururlar, Putperesttirler,hiçbir peygambere intisab ve Allahın kitabından hiçbirini intihab etmezler, ehli kitab değillerdir. Kestikleri yenmez ve kadınları nikah edilmez" demektedir. (31) Bunların dua dilleri Süryanice idi. (32) İbadetleri hakkında bize kadar ulaşan malutmat şöyledir:

"Her gün üç vakitte namaz kılarlar.
Birincisi, her rekatta üç secde ile, 8 rekatlık bir namaz, güneş doğma*dan önce; ikinci, her rekatta üç secde ile, beş rekat, zev’val vaktinde; üçüncüsü, güneş battıktan sonra beş rekattır. Bunlardan başka nafile namazları da vardır. Namaz taharetle sahih olur. Onlar 30 gün oruç tutarlar, kurban keserler. Ekseri kurban ettikleri hayvan horozdur. Kurbanlarını yemezler, yakarlar. Onlar, domuz, köpek, eşek, yırtıcı kuş,fasulye, lahana, mercimek gibi şeyleri yemekten men olunmuşlardır. Sünnet olmazlar, boşanma ancak hakim kararile olur . .(33) İbn Nedim'in, bu hususları Harran Sabiilerine tahsis etmesi pek doğru olmasa gerek, çünkü onlar, oruç adetini terketmişlerdi. Müslümanlarla komşu olmalarından dolayı, Ramazanın ilk gününde oruç tu*tarlardı. Hatta onlardan meşhur bir zat olan Ebu İshak (Ö. 384/994), Halifenin zoru ile oruç tutardı denilmektedir.(34)

Carla De Vaux, Miladi XI inci asırda Harran ve Bağdat'ta, Sabi*ilerin epeyce fazla olduğunu, XI inci asrın ortalarından sonra, Harran Sabiilerinin izlerinin kaybolmağa başladığını söylemektedir. (35) Onlar arasında geometri, astronomi, matematik, tarih ve tıb sahasın*da, meşhur şahsiyetler yetişmiştir. Mesela, Sabit b. Kurra (221-288/ 846-901), yüksek geometrici, örnek bir astronom mütercim ve filozof*tur. Sinan b. Sabit (Ö. 3311942), tabib meteorolojist; Ebu İshak b. Hilal (313-3841925-994), tarihçi; el-Battani (224-317/858-929),astronom; Ebu Ca'fer el-Hazin, matematikçi idi. Meşhur kimyacı,Cabir de Sabii idi. O, bazı metafizik meseleler üzerinde, tamamen Sabiilerin görüşüne iştirak etmiştir. (36) Ca'd b. Dirhem, el-cehm b. Safvan Ahmed b. Hanbele göre fikirlerini sabi akidesinden almışlar, Farabi de onlardan istifade etmiştir.*

Sabiiler hakkında bilgiler, Hangi Ayette geçiyor? (2024)
Top Articles
Latest Posts
Article information

Author: Jamar Nader

Last Updated:

Views: 5855

Rating: 4.4 / 5 (75 voted)

Reviews: 90% of readers found this page helpful

Author information

Name: Jamar Nader

Birthday: 1995-02-28

Address: Apt. 536 6162 Reichel Greens, Port Zackaryside, CT 22682-9804

Phone: +9958384818317

Job: IT Representative

Hobby: Scrapbooking, Hiking, Hunting, Kite flying, Blacksmithing, Video gaming, Foraging

Introduction: My name is Jamar Nader, I am a fine, shiny, colorful, bright, nice, perfect, curious person who loves writing and wants to share my knowledge and understanding with you.